Misafir Misafir

 | Konu: Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Ölüm Yıldönümü|Anıyoruz .. Paz Haz. 06, 2010 11:19 pm | |
| 
Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 27. yılına denk gelen bugünde, Büyük Doğu'yu ve Üstad'ı merkezine alan beş yeni kitaptan bahsedeceğiz. Bunlardan dördü Büyük Doğu Dergisi'nde yayınlanan yazılardan derleme. "Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet" isimli kitap ise Suat Ak imzasını taşıyor.
Şüphesiz ki Necip Fazıl, Cumhuriyet devrinin fikir, sanat ve siyaset dünyası içinde "anahtar şahsiyet" kimliğine sahip, fevkalade önemli bir isim. Onu, bütünüyle kuşatmak için zaman gerekiyor; çünkü mücadele ve eser muhtevası oldukça geniş ve derinliğine meseleler içeriyor. Bu bağlamda, Suat Ak tarafından kaleme alınan Rasyo Yayınları'ndan çıkan "Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet" isimli kitap, Necip Fazıl ve Büyük Doğu'ya dair ciddi bir çalışma. Türkiye'de 1923'ten beri rejim karşısında gerçek bir muhalefet sorunu olduğunu ve bu sebeple Türkiye'nin meselelerinin asli köklerine inilerek tartışılamadığını söyleyen yazar, bu durumdan kurtulmanın Necip Fazıl'ın siyasi biyografisini doğru okumakla gerçekleşebileceği kanaatinde. Sosyal -siyasi mücadelesinin başladığı 1939 yılından başlayarak yakın geçmişin bütün siyasi akışı içinde aktivist bir fikir ve sanat adamı olarak gördüğümüz Necip Fazıl, "hayatı boyunca rejimin topyekün reddine dayalı (negation) bir tavır içindeki eylemleri itibariyle özgün bir tavrın sahibidir... Bu sebeple, ideolojik kimliğiyle mücadeleye başladığı andan itibaren rejime hakim güçler tarafından bertaraf edilmesi gereken bir adam olarak telakki edilmiş, türlü baskı ve muamelelere maruz kalmıştır." Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet kitabı, yakın geçmişimizin Necip Fazıl'ın kıymet hükümleri zaviyesinden tahlili yanında, düşünceleri sebebiyle yaşamak zorunda bırakıldığı ıstıraplı günlerin hikayesini de içermekte.
VESİKALARLA DERSİM
Necip Fazıl Kısakürek'in vefat tarihi olan 1983'ten bugüne eserlerini yayınlayan Büyük Doğu Yayınları da geçtiğimiz günlerde, Kısakürek imzalı dört yeni kitabı okurla buluşturdu. Üstad ve O'nun sosyal-siyasi mücadelesini merkezine alan bu kitaplar, Büyük Doğular'dan Derleme üst başlığını taşıyor. Bunlardan ilki "Büyük Doğu Cemiyeti". 28 Haziran 1949 - 26 Mayıs 1951 tarihleri arasında faaliyet gösteren Büyük Doğu Cemiyeti'nin beyannamesi, ana nizamnamesi, davetler, kararlar, davalar ve cemiyeti ilgilendiren her türlü konu bu kitapta. "Vesikalar Konuşuyor" isimli kitapta ise, Dedektif X Bir müstear ismi ile Kısakürek, Cumhuriyet tarihi boyunca devam eden siyasi istismarları belgeleriyle ortaya koyuyor. Dergide yayınlandığı dönemde büyük ilgi toplayan, 33 Vatandaşı Nasıl Kurşuna Dizdiler, Siyonistlik, Üçüncü Dünya Harbi, Son Moskof Marifeti başlığı altındaki yazıların, büyük bir dikkatle okunması gerekiyor. Dersim faciası yazarın üzerinde özellikle durduğu bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Milli Şef döneminin suistimal hikayeleri, Ali Şükrü Cinayeti, rejimin din düşmanlığının tarihçesi ve CHP karşısındaki muhalefet partilerinin içyüzü, ele alınan ve düğümleri çözülen mevzular içinde.
ŞARLO VE HOCA NASREDDİN
Bir diğer kitap, "Bediüzzaman Said Nursi/ Hayatı ve Nur Risalesinden Parçalar" ismini taşıyor. 1950 yılında Büyük Doğu'da Said Nursi'yi okura daha yakından tanıtmak gayesiyle yayınlanan Nur Risaleleri'nin bazı parçaları ve Said Nursi biyografisi bu kitabın ana eksenini oluşturuyor. Son kitap, "Nasreddin Hoca/ İzahlı Fıkralar-Gülebilirsek"te ise Kısakürek, Nasreddin Hocayı milli kahraman olarak tanımlıyor ve "Filozof Bergson'un, Gülmek isimli eserinde tahlil mevzuu olarak almaya dek değer verdiği ve İngiltere Kralı'nın Londra Garı'nda karşılamaya kadar yücelttiği Şarlo, hadiselere hikmet gözüyle bakmak, içyüzleri aramak ve onları kaba akıl dışı özleştirici mizahi bir bedahet ifadesine sahip olmak noktasından Nasreddin Hoca'nın, ağaca çıkarken boynuna aldığı pabucu bile olamaz" diyor.
NECİP FAZIL KISAKÜREK'TEN HAZIR CEVAPLAR
Üstadın müdafaaları basit birer savunma değildir. Hakimleri diliyle ve zekasıyla etkilemek üstad için zor değildi. Sanatsal savunmaların etkisinde kalan hakim değiştirilirmiş. Bir seferinde yine hakim değişmiş ve yeni hakim üstadın savunmasını duyunca "artistlik yapma, adam gibi konuş" demiş. Tabi üstadın altta kalması beklenemez.
"Hakim bey biz tutukluyken öyle muamele ediyorlarki bizde adamlık bırakmıyorlar, o sebeple karşınıza çıktığımız vakit rol yapmak zorunda kalıyoruz" ---------------------------------------------------------------------------------------------------- Bir gün kendisine, bir dostu: -Üstad, dünyada iki büyük şair var, demiş. Necip Fazıl’ın tepkisi şu olmuş: -Öteki kim? ---------------------------------------------------------------------------------------------------- Üstad'a yapılan bir saygısızlık ve ağır karşılığı...
Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek:
"- Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın" der. (Bir Deste Nükte, Cevdet Söztutan) ----------------------------------------------------------------------------------- Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış... Çıkıp herzamanki gibi Din ve ALLAH kavramı hakkında konuşmuş... Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Prefesör, Necip Fazıl'a 'Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz... Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir... bu ne demek oluyor? ' Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur 'Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar' ----------------------------------------------------------------------------------------Mahkemede hakim, Necip Fazıl'a: - Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi? Necip Fazıl sorar: - Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz? ----------------------------------------------------------------------------------------------- Üstadın Müdafalarım’ında geçiyor.Yıl1939… Çankaya’nın kalemşoru Falih Rıfkı Atay, Caddebostan’daki villasına Üstadı yemeğe davet eder. Bir ara sofrada şöyle der: “yahu, Necip, senin tarzında, senin çapında bir adam, nasıl Müslüman olur? “üstadın cevabı, anlayana zehir zemberek :”benim çapımı geç, insanın çapı yükseldikçe Müslümanlığa bağlanmak ve ondan başka hiçbir şeyi tanımama şansı artar. ------------------------------------------------------------------------------------------ Necip Fazıl bir konferansında isim vermeden gazetelerin tenkidini yapiyormuş. Fakat o şekilde açık konuşuyormuş ki, bu işlerle çok az ilgili olan dahi hangi gazeteden söz edildiğini anlarmış Dinleyenlerden biri hatibin sözünü keserek:
Hangi gazeteden bahsediyorsunuz? Necip Fazıl sorar: -Siz ne iş yapıyorsunuz? -Keresteciyim. -Belli,otur! ------------------------------------------------------------------------------------------- Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki: -'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş. Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış: -'Aaa Nazım sen bilmiyormusun HayVanLar oruç tutmaz... ----------------------------------------------------------------------- Üstad hapishanede koğuşunda iken aynı koğuşa Nazım Hikmet getirilir,
Nazım Hikmet Üstadı görünce gülerek " sendemi buradasın? Şu haline bak
maymuna dönmüşsün" der...
Üstat, karşısında duran Nazım Hikmet e cevabı yapıştırır...
" Ben de pencereye dönerim... " --------------------------------------------------------------------------- Bir gün bir komünist güya düşünme istidadında biri, bana dedi ki:
"-İslam'ı takdir ediyorum,her şeyiyle harika..."
"-Eeee!...."
"-Ama iktisadi doktrini yok!..."
O komüniste dedim ki:
"-Sana birşey söyleyeceğim şimdi,herşeyi anlayacaksın.Tıpkı bir elmadaki erimiş lezzet gibi...İslamda bütün iktisadi dava(ama onu çözebilmek, lifini bulabilmek lazım...)maden suyunda demir gibi;bünyede erimiş olarak mevcuttur.Ne mutlu onu görebilene!...
"Beninki benim,seninki de senin!..." Bu ŞERİATTIR.
İkincisi "Seninki senin,benimki de senin!..." Bu TARİKATTIR.
Üçüncüsü:"Ne seninki senin ne benimki benim...Herşey Allah'ın.."Bu da HAKİKATTIR.
Komünist muhatabım o kadar tahassüs sahibi oldu ki,gözleri yaşla doldu.Fakat,ne inceleyen, ne soran, ne ayıklayan, ne bakan, ne eden var bu memlekette.Sadece mağrur bir cehalet. |
|